MİGREN BOTOKSU NEDİR?
Günlük hayatımıza devam ederken vücudun farklı bölgelerinde, organlarla ilgili bir nedene bağlı olan ya da olmayan farklı şiddette birçok ağrı hissederiz. Bu ağrılar kısa süreli (akut) ya da uzun süreli ve tekrarlayan (kronik) bir şekilde olabilmektedir.
Toplum içerisinde en sık görülen ve şikâyet konusu olan ağrı, baş ağrısıdır. Baş ağrılarının %90 gibi büyük bir oranını başka hastalıklarla bağlantısı olmayan primer baş ağrıları oluşturur.
Başın bir tarafında çoğunlukla şakak, alın ve ense bölgesinde aniden oluşan, orta veya ağır şiddetli baş ağrılarına Migren (migraine) denir. Yarım Baş Ağrısı olarak da bilinir. Çoğunlukla ergenlik döneminde olmakla birlikte herhangi bir yaş döneminde başlayan, zamanla sıklığı azalan, sürekli ya da tekrarlayan migren, primer baş ağrıları arasında yer almaktadır. Migrenle birlikte mide bulantısı, kusma, ses ve ışığa karşı hassasiyet, lekeli ve bulanık bir görüş, değişik kokular alma gibi günlük yaşamın konforunu olumsuz etkileyen durumlar oluşur ve saatler, hatta günler boyu sürebilir. Bir ay içerisinde en az iki ila sekiz gün yaşanan ve dört saatlik ağrı atakları şeklinde seyir gösteren migren Kronik Migren olarak kabul edilir. Kadınlarda görülme oranı yaklaşık olarak erkeklerin dört katıdır. Kronik migren, Dünyada İş Gücünü Kısıtlayan Hastalıklar Listesi’nde ilk yirmide yer almaktadır.
Migrenin oluşma sebebi hakkında henüz kesin doğru, genel kabul gören bir saptama yapılamamıştır. Ancak gen yapısı, yaş, cinsiyet ve beyin – sinir sistemindeki bazı aktivite ve kimyasalların; migreni oluşturan ya da etkisini arttıran etkenler olduğu değerlendirilmektedir. Özellikle beyinde meydana gelen anormal aktiviteler; sinirleri, sinir ve beyin bölgesindeki kimyasalları, kan damarlarını ve bunlar arasındaki iletimi etkilemektedir.
İnsanda motor ve duyusal işlevleri yerine getiren sinirler; beyinde bulunan merkezi sinir sisteminden çıkarak vücuda dağılan, sağ ve solda birer adet olmak üzere çiftli yapıya sahip, Kranial Sinirlerdir (Kafatası Sinirleri veya Kafa Çiftleri).Toplam 12 çiftten oluşur ve her birinin farklı görevi vardır. Bu çiftlerden beşincisi olan Nervus Trigeminus (5. Kafa Çifti), ısırma, çiğneme ve yüz bölgesindeki hissiyatı kontrol eder. Migrenin başlama evresinde; insana mutluluk ve zindelik hissi veren serotonin hormonunun seviyesi düşer. Bu durumda Nervus Trigeminus tarafından beyine gönderilen ve ağrıya sebep olan iletişim kimyasalları (nörotransmitter) serbest bırakılır. Serbest bırakılan kimyasallar ağrıların şiddetlenmesine ve sürekli olmasına sebep olur.
Beyin ve sinir sisteminde meydana gelen anormal aktiviteler nedeniyle yaşanan migren, sebep olduğu ağrılarla hem sağlığı hem de günlük yaşamı etkilemekte ve insanları bu sorun için tedavi arayışına sevk etmektedir. Migren tedavisinde başta medikal (ilaç) olmak üzere birçok alternatif tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Özellikle botoksun birçok hastalık ve problem için kullanılabilir hale gelmesi ve iyileştirme başarısının gün geçtikçe artması, migren hastaları için bir umut olmuştur.
MİGREN BOTOKSU NEREYE YAPILIR?
Migren botoksunda; migrenin başlama evresinde Nervus Trigeminus tarafından beyine gönderilen iletişim kimyasalları (nörotransmitter) ağrıya sebep olduğundan bu sinir ve kontrol ettiği kasların zayıflatılması ve etkisizleştirilmesi hedeflenir. Clostridium Botulinum bakterisinden laboratuar ortamında türetilmiş, saflaştırılmış protein içerikli bir toksin olan Botoks; enjekte edildiği bölgedeki sinirlerin kimyasal salgılamasını önleyerek sinir uçlarını bloke eder, sinirleri zayıflatır ve ağrı oluşumunu engeller.
Migren botoksu uygulamasında; hastada görülen ağrı şiddeti, ağrı eşiği ve ağrı bölgesine göre kanül ya da ince uçlu iğneler yardımıyla kaş arası (glabella), başın yan (temporal), ön (frontal) ve arka (suboccipital) bölgesi, boyun ve omuz bölgelerinden uygun görülen noktalara botoks enjekte edilerek sinir sistemi ve ilgili kasların bloke olması sağlanır ve ağrı kimyasalları salınımı durdurularak beyine iletilmesi engellenir. Bu uygulama 3 ayda bir tekrarlanır.
Enjeksiyon bölgesi, anestezik jel ve kremlerle hissizleştirildiğinden enjeksiyon esnasında ve sonrasında herhangi bir ağrı hissedilmez, sadece hafif yanma ve sızı hissedilebilir, enjeksiyon alanlarına buz tedavisi (soğuk kompres) uygulanarak bu sızılar azaltılabilir.
Uygulama sonrasında hastanede yatılmaz, günlük hayata devam edilir. Aynı gün işe dönülebilmektedir. Ancak ilk birkaç gün aşırı güç gerektiren ve vücudun ısı seviyesini arttıran ağır aktivite ve aşırı sıcak ortamlardan uzak durulmalı, botokslu bölgeler ovuşturulmamalıdır.
Günlük hayatınızı etkileyecek şekilde sık ve uzun süreli, şiddetli baş ağrısı yaşıyor ve bu konuda yardım almak istiyorsanız; iletişim bilgilerimizi kullanarak bize ulaşabilir; özel talep ve ihtiyaçlarınızı ön planda tutan merkezimizde tedavi olabilir, daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
Bir yanıt yazın